
Yabancılar Türkiye'de mülk sahibi olabilir mi?
Yabancılar Türkiye'de mülk sahibi olabilir mi?
Türk yasalarına ve düzenlemelerine göre, Türkiye, yabancıların mülk sahibi olmalarına izin veren ülkelerden biridir. Bu, daireler, villalar, arsalar ve ticari gayrimenkulleri içeren çeşitli mülkleri içerir.
Türkiye'de mülk sahibi olmaları yasaklanan uluslar arasında Suriye, Kuzey Kore, Küba, Ermenistan ve Kıbrıs bulunmaktadır. Bu kısıtlama, karşılıklılıktan uluslararası kararlara ve yaptırımlara kadar çeşitli nedenlere dayanmaktadır.
Ancak, Türkiye'de mülk sahibi olmaları yasaklanan yabancılar için yine de mülk edinmeleri için bazı yollar bulunmaktadır. Bu yollardan biri, Türk bir şirket kurmak ve mülkleri şirketin adına kaydetmektir. Ayrıca, evlilik, yasal ikamet veya doğrudan banka yatırımı gibi çeşitli yöntemlerle Türk vatandaşlığı elde edebilirler.

İlgili Makaleler

Al Marjan Adası: Orta Doğu’nun En Değerli Gayrimenkul Yatırım Fırsatı
Ras Al Khaimah Emirliği’ne bağlı Al Marjan Adası, şu anda Birleşik Arap Emirlikleri’nde en çok konuşulan yatırım merkezlerinden biri haline geldi. Bölgenin ilk ve tek yasal kumarhanesi olan Wynn Al Marjan Island projesiyle birlikte, sınırlı arsa stoğuna sahip bu ada, yatırımcılar için eşsiz ve tekrarı olmayan bir fırsat sunuyor.

Dubai’de İlk Kez Ev Alacaklar İçin Yeni Dönem: Emirlik Vatandaşlarına ve Yabancılara Büyük Fırsat
Dubai Arazi Dairesi (DLD) ve Dubai Ekonomi ve Turizm Dairesi (DET), hem Emirlik vatandaşları hem de yabancı uyruklu sakinler için ev sahibi olmayı daha erişilebilir kılmak amacıyla devrim niteliğinde bir adım attı.
İlk Kez Ev Alacaklar Programı, Dubai Ekonomik Gündemi D33 ve Dubai Gayrimenkul Stratejisi 2033 kapsamında hayata geçirildi.
Bu program, konut piyasasına girişteki engelleri azaltarak, bireylerin ve ailelerin uzun vadeli yatırım yapmalarını ve mülk sahibi olmalarını desteklemeyi hedefliyor.

Türkiye Gayrimenkul Piyasası Analizi: Önümüzdeki Beş Yılın Görünümü
Mevcut veriler, önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki gayrimenkul piyasasında nominal fiyat artışlarının devam edeceğini gösteriyor. Ancak burada nominal büyüme ile gerçek (enflasyondan arındırılmış) büyüme arasında fark olduğunu unutmamak gerekiyor. Örneğin, Türkiye yıllık bazda yaklaşık %46,4 gibi yüksek nominal fiyat artışları yaşasa da, yüksek enflasyon nedeniyle fiyatlar reel olarak yılda yaklaşık %14 geriledi. Yani TL cinsinden fiyatlar artsa da, bu artışın alım gücü üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. Yine de, iç talebin güçlü olması ve arzın yetersiz kalması nedeniyle nominal fiyat artışlarının devam etmesi bekleniyor, ancak reel artışlar enflasyonun kontrol altına alınmasına bağlı olacak.
Makroekonomik düzeyde, Türkiye hükümeti 2023 ortasından itibaren enflasyonla mücadele kapsamında daha sıkı para ve maliye politikalarına yöneldi. Resmi Orta Vadeli Ekonomik Program, enflasyonun kademeli olarak %50’nin üzerinden 2026 itibarıyla tek haneye (yaklaşık %9,7) düşürülmesini hedefliyor. Kredi derecelendirme kuruluşları da bu gelişmeleri olumlu karşıladı ve 2024 yılında Türkiye’nin kredi notunu artırarak ekonomik güvenin arttığını gösterdi. Bu gelişmeler, reformların devam etmesi hâlinde enflasyonun 2030’a kadar kademeli olarak düşeceği ve buna bağlı olarak döviz kurunda istikrarın sağlanacağı beklentisini güçlendiriyor.
Arz-talep tarafında ise, konut üretimi şu anda Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacını karşılamaktan uzak. Uzmanlara göre, mevcut konut üretimi yıllık talebin ancak yarısını karşılıyor. Bu arz açığı, ekonomik dalgalanmalara rağmen fiyatları yukarı yönlü desteklemeye devam edecek. Öte yandan, yabancı yatırımcı talebi 2022’de zirve yaptıktan sonra, ikamet izni sınırlamaları ve vatandaşlık için gerekli yatırım tutarının $250.000’dan $400.000’a çıkarılması gibi nedenlerle 2023–2024 döneminde belirgin şekilde düştü. 2024 yılı itibarıyla, yabancılara yapılan satışlar toplam satışların sadece %1,6’sını oluşturdu. Ancak enflasyonun düşmesi ve döviz kurunun istikrara kavuşmasıyla birlikte bu talebin kademeli olarak toparlanması bekleniyor.
2030’a kadar bakıldığında, Türkiye gayrimenkul piyasasının; genç ve büyük nüfusu, kentleşme oranının artması, altyapı yatırımlarının devamı ve turistik bölgelerdeki talep sayesinde güçlü kalması bekleniyor. Hükümetin enflasyonu tek haneli seviyelere indirmeyi başarması hâlinde, yatırımcılar hem nominal hem de reel değer artışlarından faydalanabilecek. Ancak yüksek enflasyon devam ederse, getiriler çoğunlukla nominal seviyede kalabilir. Genel görünüm, ekonomik istikrarın artmasıyla birlikte 2026’dan itibaren yatırım ortamının iyileşeceğine işaret ediyor.
Yorumlar (0)
yorum eklemek için oturum açmanız gerekiyor